3 Haziran 2015 Çarşamba

Mina' yla baş başa kalmak vol.1 :))

Bebeğinizin bakımına nasıl alışırsanız öyle gider..ben tek başıma bakmak istediğim için (biraz da şu an yaşamış olduğum hayat beni, bu duruma mecbur etmiş olsa da) en başından beri, doğum sonrası bel ağrılarıma rağmen kızımızın her türlü bakımıyla ilgilendim.. Bebeğinizle bir başınıza kalmak mı yoksa bir yardımcınız (bakıcı,anne,kayınvalide,abla vs) ile bebeğinize bakmak mı daha iyi ?? Karar sizin..


Mina' nın İstanbul' da doğması sebebiyle 30 gün annemin yanında kaldık. Annem; Erdal ve beni, resmen hızlandırılmış bebek bakım kursuna aldı. (hem anaokulu öğretmeni hem de 1,5 sene önce yeğenim Alya' nın doğumu sayesinde bize çok yardımcı oluyor) 30. günde annemi de alıp Adıyaman' a gittik, bir de bize kendi evimizde kurs verip düzenimizi oturtsun diye :) Annem, 10. günde İstanbul' a evine döndü ve biz kızımızla baş başa kaldıkk... İşte o an, 'gerçeklere hoşgeldin' diye kucağınızda bebekle kalakalırsınız (valla hiçbir şey öyle yazıldığı, söylendiği kadar kolay değil baştan söyleyeyim)

Annem gittiği anda; ilk yaptığım iş, oturup ağlamaktı.. Ama artık eskisi gibi öyle gidenin arkasından saatlerce üzülemiyorsun işte !! senden süt bekleyen 40 günlük iki küçük göz sana bakıyor.. Dedim ki; tamam yaa ben becericem bu işi, eskiler hep gerine gerine anlatıyor, ben çocuklarımı şöyle büyüttüm dee, böyle büyüttüm dee..aman ya elimin altında teknoloji, çok zorlanırsam atlarım uçağa giderim, topla kendini çabuk, sen iyi ol bebek de iyi olsun ( bu lafın altında da tonlarca baskı var çaktırmaa) felsefesiyle, kafamı toparlayıp, başladım kızı emzirmeye, uyutmaya, altını temizlemeye, eşimle kızı yıkamaya.. Bir başladın mı gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Benim gibi titiz, mükemmelliyetçi bir anne ve ev hanımıysan baştan söylüyorum, al yanına bir yardımcı.. Yardımcısız olmuyor mu?? Oluyor da işte sen insanlıktan çıkıyorsun; konuşamıyorsun, her yerin ağrıyor, bakımsız bakımsız takılıyorsun etrafta (aklınızdan geçeni tahmin ediyorum; ne diye blog yazıyorsun madem yoğunsun?! Paslanmamak için, beynimin; ev, bebek dışında da çalışmasını sağlayarak, körelmemek için) 



Mina uyurken


Şimdi gelelim benim ev işleri ve bebeği aynı anda nasıl yürüttüğüme; sabah saat 7:30-8:00 gibi Mina uyanır, 4 damla Devit' ini verip hemen altını temizlerim, yanına bir oyuncak koyup yatağına yatırırım ki gidip kendi yatağımı toplayıp üstümü değiştirip güne başlayayım. O ara Mina keyifliyse ağzıma 2 hurma ya da kuru kayısı atıp suyumu içerek alırım Mina' yı emzirmeye.. (Çok acıkmışsa, mecbur yemek yemeden direk emziririm) Yaklaşık 1 saatlik emzirme seansından sonra (her iki göğüsten 15-20 şer dakika, arada da gazını çıkarınca bu kadar sürüyor) şanslıysam hemen uyur, yatağına yatırırım. Şanssızsam; altına pisletmiştir, temizleyip ekstra bir de kaçan uykusunu yerine getirip tekrar uyutmaya çalışırım..( bebekler emerken mayıştıkları için o an kucağınızda uyutmak her zaman için daha kolaydır) Saat oldu 10:00; hemen kendime kahvaltı hazırlarım (süt, peynir, zeytin, domates, salatalık, yumurta; malum emziriyorsun senin de düzgün beslenmen lazım) Kahvaltı bitince Mina uyanır ve acıkmıştır, tekrar 1 saatlik emzirme seansımız başlar saat olur 11:30-12:00. Eğer, pazartesi ya da çarşamba günü ise 2 günlük yetecek yemek yaparım, salı günü ise evde temizlik olduğundan, temizliğe yardım ederim (iş çabuk bitsin, Mina uyanmadan ki, Mina' nın düzeni kaçmasın), perşembe günü ise evin tozunu alırım, cuma günüyse çamaşır yıkarım. Bu işlerin bir kısmı yarıda kalabilir, ya da biter bana dinlenecek zaman da kalabilir, hiç belli olmaz..



Mina yine uyandı
'Ben yine uyandımm anne' bakışı :)

Saat 13:30-14:00 gibi tekrar Mina uyanır, yine 1 saatlik emzirme süremizle saat olur 15:00; bu saatte pek uyumaz, keyifliyse 16:30-17:00' e kadar (acıkma saatine kadar) oyun oynarız, huysuzsa dışarı çıkarır yürütürüm. Saat 17:30-18:00 arası babamız eve gelir, o ara ben kızı emzirmiş olurum ve hemen babaya verip yemekleri ısıtmaya mutfağa.. Yemeklerimizi yiyip bulaşıkları yıkadıktan sonra tekrar Mina' yı emziririm, saat olur 20:00-20:30. ( Bu arada farkettiyseniz öğle yemeğini yazmadım çünkü fırsat bulursam 14:00-15:00 gibi yiyorum ya da ceviz, tost gibi şeylerle saframı bastırıyorum ya da aç kalıyorum :(  )Yine Mina' yı babasına verip, Mina' nın duş hazırlıklarını yaparım (kıyafetleri, bezi, merhemi, havlusu itinayla hazırlanır) saat 21:00 da duşuna sokup çıkardıktan sonra ( evet hergün duş aldırıyoruz, gece uykusuna kolay geçsin diye. Ama cildi tahriş olmasın diye, gün aşırı şampuan yapıyoruz)  Mina' yı emzirip gece uykusuna yatırırım, eşim de sağolsun, işimi kolaylaştırmak için, çöpleri atıp evi toplar (babayla kızın maceralarını da bir sonraki bebek kategorisi yazım da bulabilirsiniz) , saat olur 22:00-22:30.. Bu saatten sonra halim kalırsa blog yazarım ya da tv izlerim. Yorgunsam yatar uyurumm.. Bu saatler hiç şaşmaz mı yaa ?? Demeyin, düzeni oturtunca şaşmıyor, zaten bu saatler şaşarsa bebeğiniz direk huysuzlanmaya başlar :) ( bir akşam dışarı çıkalım da kız bugün de yıkanmasın ya da 30-40 dakika sonra yıkansın dediğimiz günlerde burnumuzdan gelmiştir)

hadi gezmeyee
huysuzluğum, dişlerimin kaşınmasından :(

Anlayacağınız üzere; bu tempoda telefonlara bakmak, sosyalleşmek pek de mümkün değil.. Yazıyı okuyan birkaç arkadaşım ( onlar kendilerini bilir :))) beni arayıp; kızım neden mesajlara telefonlara 4-5 saat sonra geri döndüğünü anladık diyeceklerine eminim :)

Bütün bu yoğun tempoya rağmen, bebeğiniz size gülümsediği an tüm yorgunluklarınız geçmese bile (hep derler 'bir bakışı ile tüm yorgunluğun geçer' hikayeee yok öyle bir şey) iyiki doğmuşsun iyiki bizim bebeğimiz olmuşsun, yoruluyorum ama değer senin için !! dersinizz :)

Yazdıklarım yeni anne olacakları korkutmasın, gün içindeki bu yoğunlukta pek de yorulduğunuzu düşünecek fırsatınız olmuyor.. Bir de ailenizle aynı şehirde yaşıyorsanız, bir telefon ederseniz 2 saat bile bebeğinizi tutsalar size 10 günlük tatildeymişsiniz gibi gelir :) Ayrıca şunu unutmayın; her bebek ve her anne farklıdır bunu takiben herkesin sistemi bambaşkadır.. Ben sadece size fikir olması adına kendi hayatımızdan örnekler verdim.. Sizin bebeğinizle hayatınız daha kolay da geçebilir daha zor da geçebilir..

Bu anlattıklarım Mina'nın ilk 6 aylık dönemdeki temposu... 6. aydan sonra ek gıdaya başlayarak daha  da sert bir tempo ile sonraki yazımda görüşmek üzereee..


Ana kucağında vakit geçirtmek


Not: Mina' nın uyumadığı saatlerde, ev işi ya da yemek yapmam gerekiyorsa, ana kucağına oturtup eline oyuncak veriyorum.. Sıkılırsa oyun halısına bırakıyorum, bir yandan iş yaparken bir yandan da konuşuyorum onunla ki daha da sıkılmasın diye ( bebek deyip geçmeyin, mutlaka konuşun) bu da bebeği, gün içinde uyumayan annelere tavsiyem olsun :)



1 yorum :